Yazılar

“LİSELERE GİRİŞ SINAVI”NA DOĞRU ANNE- BABALARA ÖNERİLER

Liselere Giriş Sınavına sayılı günler kaldı. Anne- baba olarak çocuğunuzun geleceği ile ilgili kaygı duymanızdan ve onun için en iyisini istemenizden daha doğal bir şey yok. Ancak unutmamalısınız ki sınava yaklaşılan günler çocuğunuzun da kaygısının yükseldiği ve aile desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duydukları dönemlerdir.

 Anne babaların, sınava hazırlık süresince öğrencilere sağlayacağı psikolojik destek, onların bu sıkıntılı dönemlerinde yanlarında olduklarını hissettirmeleri sınav sürecinde çok önemlidir. İşte bu önem, anne babanın yapması ve yapmaması gerekenler konusunda da ne kadar dikkatli davranmaları gerektiği konusunu gündeme getirmektedir. Bu sebeple, son günlerine yaklaştığımız LGS hazırlık sürecinde velilerimize birkaç tavsiyem olacak.

 Uygun Model Olun
 
Ailenin çocuğa ve sınava ilişkin olumsuz düşünceleri çocuğun kaygı düzeyinde etkili olacaktır. Ailenin çocuğa güvenmemesi, sınavın çok zor olduğu ve çocuğun bu sınavı kazanamayacağı gibi olumsuz düşünceleri kaygıyı arttıracaktır. Anne baba olarak olumsuz düşüncelerinizi olumluya çevirmelisiniz. Çünkü kaygı bulaşıcı bir duygudur. Anneler, babalar çocukların en yakınındaki rol modellerdir. Eğer siz kaygılı olursanız çocuğunuzun da kaygılı olması ihtimali yüksektir.

Sınavlar öğrencinin kişiliğini değil, bilgisini ölçer. Sınavın bilgi yerine kendi kişiliğini değerlendirdiğine inanan çocuklar daha fazla kaygılanır. Ortaya çıkan kaygı, akıl yürütme ve soyut düşünme ile ilgili zihinsel faaliyetleri bozar.

 Bu nedenle sınava yüklenen ANLAM, performans düşmesine neden olan en önemli faktörlerden biridir. Kendini sınav sonucuna göre “yetersiz” ve “değersiz” gören bir çocuğun mutsuz olacağı ve öz güveninin düşeceği, buna bağlı olarak da gireceği sınava yönelik korkusunun artacağı açıktır.

Çocuklara, girdikleri sınavın sonucu ne olursa olsun değerli olduklarını hissettirmek en önemli unsurdur. Ona olan sevginizin belli koşullara bağlı olmadığını her durum ve koşulda sevip destekleyeceğinizi davranışlarınızla ve sözlerinizle belli etmelisiniz.

Çabasını Takdir Edin
Çaba, zekâ ve yetenek gibi değişim sağlanması mümkün olmayan özelliklerden farklıdır.
Çünkü çaba artırılabilir ya da azaltılabilir. Sınava hazırlanmak için elinden geleni yapan buna rağmen sınavdan beklentisinin altında sonuç alan bir çocuk, ailesinden sadece eleştiri alırsa kendini çaresiz hissedecektir.

Bu nedenle öncelikle gösterdiği çaba için takdir edilmeli ve sonrasında yaşanan soruna odaklanılmalıdır.

 Olumluları daha fazla görün
 
Çocuğunuzun olumlu davranışlarını takdir etmeli, uygun olan her ortamda başarılarını övmelisiniz. Anne babasının kendine güvendiğini ve onu takdir ettiğini gören çocuğun kendine olan saygısı ve güveni de artacaktır. Sahip olduğu olumlu özelliklerin çevresi tarafından da fark edildiğini gören çocuk kendini daha güçlü hissedecek ve sorunuyla daha rahat başa çıkacaktır.

 Güvenmek ile beklenti içine girmeyi birbirinden ayırın

 Anne ve babaların çocuklarını yüreklendirmek adına kullandıkları ‘sana güveniyorum’ ifadesini öğrenciler genelde ‘senden bunu bekliyorum’ şeklinde algıladıklarından bu ifadeyi sıkça kullanmak olumlu bir etki yaratmamakta ve kaygıyı arttırabilmektedir. Bunun yerine ‘bu sınava hazırlanırken ne kadar emek harcadığını biliyorum, hiçbir emek karşılıksız kalmayacaktır’ demek her zaman için çok daha etkili olacaktır

Beklentilerinizde gerçekçi olun
 
Her insanın yeteneklerinin sınırı ve ölçüsü vardır. Öğrenciyi sınırlarının üstünde zorlamak, ulaşamayacağı hedefler konusunda ısrarcı olmak gerginlik, kaygı, başarısızlık, güvensizlik ve mutsuzluk sonuçlarını doğurur.

Gerçekçi beklenti için çocuğunuzu iyi tanıyarak, neyi başarıp neyi başaramayacağını bilmeli, onu özgün kişiliği içinde değerlendirmelisiniz.

 Karşılaştırma yapmayın
 
Sık görülen bir davranış da belki motivasyon amaçlı başvurulan, ama asla motivasyon yaratmayan, çocuğunun başarısını yakın çevredeki diğer çocukların başarısıyla karşılaştırma eğilimidir. “Komşunun kızı gece ikiye kadar çalışıyormuş” türünde bir konuşma genellikle tartışmayla sonuçlanır. Çocuğunuzu sadece kendisiyle karşılaştırmalısınız.

Yani önceki başarısı, önceki davranış biçimleriyle şimdiki durumu karşılaştırmak daha olumlu sonuç verecektir. Üstelik çocuğunuzu başkalarıyla karşılaştırdığınız zaman onların da sizi başka anne babalarla karşılaştırma hakkı doğmuş olur.

Çocuğunuz sınavda başarılı olamazsa yaşayacağı durumu ceza gibi göstermeyin.

“Eğer kazanamazsan, falan okula gidersin.” gibi sözler onun gideceği okulu, yapacağı işi sevmesine imkân bırakmaz.

 Çocuğun eğitim alabilmesi ve yararlanabilmesi ancak okulunu ve eğitimi sevmesiyle mümkündür.

 Evde olağanüstü hâl ilan etmeyin.

Sınava kısa bir süre kala evde her zamanki gibi davranmaya devam edin. Tersi bir şekilde hareket etmek çocuk üzerindeki baskı ve stresi arttıracaktır.

Sevginizi şartlı sunmayın

Birçok öğrenci sınavı kazanamama durumunda anne ve babalarının sevgi ve güvenlerini kaybedeceklerini düşünmektedirler.

Başarılı ya da başarısız her koşulda onların yanında olabileceğimizi onlara hissettirmeliyiz. Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır.

Aile, öğrenciye sınavın bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini, bir kapı kapanırsa başka bir kapının açılacağını anlatmalıdır.

 Huzurlu bir ortam yaratın
 
Her ailede zaman zaman olağan sayılabilecek tartışma ve çekişmeler olmaktadır. Olağan tartışmalar sağlıklı iletişimin de göstergesidir. Ancak tartışmaların huzuru bozacak düzeye gelmemesine özen gösterin. Sınav döneminde sakin ve huzurlu bir aile ortamına sahip çocuklar; verimli ve başarıyla sonuçlanan bir sınav dönemi geçireceklerdir.

 Ve mutlaka alternatifli olun

 ‘Sınavda başarısız olursam’ sorusunu düşünme demeyin. Hatta bunu birlikte yanıtlayın. Hangi alternatiflerin gündeme geleceğini birlikte belirleyin. Her ne kadar birçok veli bunun öğrenciyi rahatlığa sürükleyeceğini savunsa da alternatifsizlik, var olan gerginlik ve kaygıyı aşılması güç bir boyuta getirebilir. Sınavı yaşamın tek ve en önemli dönüm noktası gibi algılamak ve bu şekilde ifade etmek var olan kaygıyı daha da arttıracaktır.

Umarım bütün çocuklarımız emeklerinin karşılığını alarak, ayrıldıkları bir sınav atlatırlar. Herhangi bir olumsuzluk yaşamadan sınava girerler ve çıkarlar. Zira bu sınavın onların hayatındaki zor sınavlardan sadece bir tanesi olduğunu unutmamak gerekir.

Başarı dileklerimle…

Kadriye GİRGEÇ

Psikolojik Danışman